Sevgili
nevsune, güzel sözleriniz ve iyi dilekleriniz için teşekkürler öncelikle. Babaanneye yardımcı geldi gelmesine de, yardımcı en çok dedeyi seviyor. Bu durumda, babaanneye de kıskanmak düşüyor.
Bu sene bahçede daha çok vakit geçirir olduğumuz için bazen yemeği orada yapıyorum, hem de odun ateşinde daha lezzetli oluyor, dediğiniz gibi.
Toprak tencere biraz eski, otuz otuz beş senelik, belki de daha fazla. Ateşin isinden kararmış, bir de köy fırınına et sürünce, en az beş altı saat fırında kalıyor. Dolayısıyla zaman içerisinde yüksek ısı ve isten böyle kararıyor. Yıkamakla da çıkmıyor.
Kavanozlar ve şişeler dolmaya başladı, dağıtmakla ve yemekle tükenmeyince değerlendirmek gerekiyor. Bu konserve işi bizde yeni değil, geleneksel hale geldi neredeyse. Bizim sattığımız bir meyve bahçemiz daha vardı. Burada su yokken, oradan su getirmek amaçlı almıştık. O da ayrı bir hikâye, aradaki elalemin tarlalarına boru döşeterek bahçeye su getirmiştik.
İşte içinde beş altı vişne ağacı olan, o yeri aldığımız yıl sabahlara kadar vişne suyu çıkarmakla uğraşmaktan, üst baş vişne boyası, bîtap düşmüştüm. Doğru dürüst kendimiz içsek gam yemem. Ziyan olmasın diye uğraşıyoruz işte.
Dün yine
konserve günüydü. Herkese tavsiye ederim, tazesini aratmıyor.
Kırmızı örümcekler için çiçekçimin kendi hazırladığı bir karışımı kullanıyorum. Mavi renkli bir sıvı, içinde besin de varmış. Tamamen bilinçsizce bir savunma sistemi. Neemazali de araştırmak lâzım.
Ben bir de size enzim konusunu danışacaktım. İlgili başlığı okudum, aklım sarmadı, telâşeli geldi bana. Bir yerde galiba siz yazmıştınız, basite indirgeyerek nasıl hazırlayabiliriz?
Mesaj yazmışken, geçenlerde yapılan göz aşısı tutmuş, çok sevindik.
