Yillardan 2005 ilk memleket ziyaretimiz. Ailem 17 Agustos depreminden sonra Ankaraya tasinmisti bahcesi olan bir evde yasiyorlardi ve ben Istanbul cocugu olarak Ankarayi hic sevmemistim, annemin ailesinin orada yasamasina ragmen. Bana tek cazip gelen tarafi orada bahceli bir ev olmasiydi. Gelelim asil hikayeye annem bos buldugu teneke kutularina bir suru sey ekmis ama aralarindan sadece 2 tanesini sulamiyor hatta yuzlerine bile bakmiyor ben bu duruma daha fazla dayanamadim ve cicekleri sulama gorevini ustlendim. Ilk isim sulanmayan saksilara su vermek oldu. Aradan cok zaman gecmedi annem durumu fark etti saksilarda ki naneler costu. Ben bu durumdan cok memnundum ama annem degildi
cok soylenip beni bunaltinca bende dedim ki
"Sende naneleri kurutursun bana yollarsin" bu lafimin uzerine anacim beni kirmadi. Ben naneler suladim, onlar costu, sonra da kurutulup 2 evin ihtiyacini gorduler. Aradan yillar gecti ben hala taze naneyi pek sevmeyen birisi olarak her sene nane kurutmaya devam ediyorum ama bu sene ki mahsulumuz cok olacak.
Demek ki neymis "emek olmadan, yemek olmazmis" yasasin kuru nane sevenler
