Bu sabah olgun hurmalarım üçlendi.
Ağacın yapraklarını karıştırırken " ayyy ne güzel üç tane olmuş" diye sevinç gösterisinde bulunduğumda eşimin yüz ifadesini görmeliydiniz.
"Sen şimdi kahvaltıdan da evvel bunları yersin herhalde" dedi. Ben ne kadar çok seviyorsam o da o kadar uzak hurmaya.
Ben de çok olgununu tercih etmem, şöyle bıçakla soyulacak kadar olgun olacak. Tabağı kucağına alacaksın, dilim dilim (ince-ince) soyacak ve soydukça da ağzına atacaksın. O dilimler, kaymak gibi dilinin üzerinden kayarak gidecek.
Genelde TV. karşısında yemeğe bayılıyorum. Hem dizimi seyrediyor hem de hurmamı yiyorum.
Bazen de Oğuz " Güler çok imrendiriyorsun, bir dilim de bana ver" diyor. Ama aldığına alacağına pişman oluyor, her seferinde.
Ne güzel, hurmalar da bana kalıyor.
