View Single Post
Eski 30-12-2009, 21:30   #205
berduray
Ağaç Dostu
 
berduray's Avatar
 
Giriş Tarihi: 15-04-2007
Şehir: bodrum
Mesajlar: 3,153
Vermikültür

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi berduray Mesajı Göster
Zaman zaman taze tavuk gübresini açtığım çukura gömüyorum, bir süre sonra kullanılabilir duruma geliyor, çıkarıp sebze arıklarına paylaştırıyorum.

Ama o çukurlarda solucanlar da yaşıyor, toprak altında neler olup bittiğini bilemediğim için...

Hiçbir işlem görmemiş tavuk gübresi solucanlar için öldürücü olabilir mi? Yoksa onların da işlenmesinde faydalı olur mu?

Fazlaca asidik olması bakımından, solucanlara zarar verir mi?
Soruma yanıt ararken bazı bilimsel verileri, ilgilenen arkadaşlarla paylaşayım dedim.



Vermikültür değişik amaçlar için toprak solucanlarının kültürünün yapılması işlemidir.

Vermiteknoloji terimi ise vermikültür faaliyetlerinde uygulanan teknik/yöntemlerin tümü için kullanılır.

Vermikültür çalışmaları çöp işleme, toprak detoksifikasyon ve rejenerasyonu ve sürdürülebilir tarım uygulamalarında yer almaktadır.

Ticari amaç güden vermikültür faaliyetleri iki alanda yoğunlaşmıştır.

Birincisi vermikompost işlemi, diğeri ise solucan biyo-kütle üretimidir (Edwards and Niederer, 1988).

Solucan biyo-kütle üretimi protein kaynağı olarak tavukçuluk ve balık yetiştiriciliğinde solucanların kullanımı amacıyla yapılmaktadır.

Diğer taraftan vermistabilizasyon, lağım, atık çamuru veya benzeri diğer atıkların vermikompost işleminden geçirilmesidir.

Solucanlı kompost (vermicomposting) ise organik atık/artıkları kompostlaştırma işleminin solucanlara yaptırılmasıdır. Bu işlemde organik artık/atıklar ortamdaki mikroorganizmalarca fermentasyona uğratılır ve daha sonrasında yer solucanlarının sindirim sisteminden geçerken hızlandırılmış bir humifikasyon ve detoksifikasyon işlemine tabi tutulur.

Vermikompost terimi, solucanların kullanıldığı organik artık ve/veya atıkları kompostlaştırma işlemi sonucunda elde edilen ürün için kullanılmakla beraber, vermikompost ürünü genelde vermikest (solucan dışkısı; gübresi) veya kısaca kest olarak adlandırılmaktadır (Edwards and Bohlen, 1996).

Vermitekolojinin Tarımda Sürdürülebilirlik Kavramı İçindeki Yeri


Ekonomik, çevre dostu ve sürdürülebilir özellikteki vermiteknolojinin, geleneksel tarım yöntemlerinden çok önemli bir üstünlüğü düşük girdili üretim modelini desteklemesidir.

Bu yönüyle, vermiteknolojinin küçük ve orta ölçekli tarım işletmeleri için uygulanabilirliği ve ekonomik karı çok yüksektir.

Başta vermikompost olmak üzere bu teknolojiler, tarımsal üretim sürecinde oluşan artık/atık sınıfındaki materyalleri ticari değeri çok yüksek bir ürüne dönüştürmektedir.

Böylece, geleneksel üretimde çok fazla yekun tutan tarım gübre ve ilaçlarına harcanan kaynaklar işletme içinde kalmaktadır.

Üretim başlangıcında girdi maliyetinin aşağılara çekilmesi, daha üretimin ilk aşamasında üreticiyi kazançlı duruma getirmektedir.

Bu durum, özellikle geleneksel tarımdan organik tarım yöntemlerine geçişte ilk senelerde gözlenen rekolte düşüşü riskini hafifleten çok önemli bir özelliktir.


Vermikompost, doğada makro ve mikro besin dönüşümünü gerçekleştiren solucanların bu işlevlerini fiziksel ve biyokimyasal yönden en yüksek verimlilik seviyesine ulaştırmayı hedeflemektedir.


Vermikompost bu gün için tarımda sürdürülebilirlik özelliğini destekleyen yöntemler içinde en yüksek ekonomik fayda sağlayan yöntem olmakla beraber, aynı zamanda hızlı endüstriyel gelişme ve populasyon artışı ile büyük bir çevre sorunu haline gelen katı organik atık ve artıkların işlenmesinde çok yoğun şekilde uygulanmaktadır.

Hem ticari hem de ekolojik açıdan yüksek değer ifade eden ürünler sağlayan vermikompost tekniği tüm dünyada yoğun olarak uygulanmaktadır.


Vermikompost İşleminde Kullanılan Solucan Türleri
Vermikültür endüstrisi faaliyetlerinde kullanılan ve aerobik kompost veya sığır gübresi yığınlarında sıklıkla rastlanan kompost diğer adıyla gübre solucanı türleri şunlardır:


Eisenia fetida (tiger worm), Eisenia andrei (red tiger worm), Dendrobaena veneta, Lumbricus rubellus (red worm), Perionyx excavatus (Indian blue worm), Eudrilus eugeniae (African nightcrawler), Fletcherodrilus spp, Heteroporodrilus spp, Pheretima excavatus. E. fetida, E. andrei, D. veneta türleri ılıman iklim kuşağındaki bölgelere iyi adapte olurken, L. rubellus and P. excavatus sıcak tropik iklim alanlarında daha fazla görülür.

Bu beş tür, organik atık/artıkları indirgemek için yapılan vermikompost çalışmalarında en iyi sonuçları veren türlerdir (Edwards and Bohlen, 1996).


Yukarıda sayılan türler içinde, ticari amaçla kurulan vermikültür/ vermikompost işletmelerinde en fazla tercih edilen tür Eisenia spp ve ikinci olarak da Lumbricus rubellus’tur (Dickerson, 2004) .

Eisenia spp’nin en fazla tercih edilen tür olmasında rol oynayan çok sayıda sebep mevcuttur.

Bunlar:
1) bu tür diğer türlerden daha hızlı besin tüketir ve daha yüksek üreme ve populasyon artış oranlarına sahiptir,

2) yeterli besin içeriğine sahip çevrelerde yaşama, mevcut besini tüketme ve çoğalma kapasitesi yüksektir,

3) çok farklı ilklim ve çevre koşullarına uyum sağlayabilir,

4) uygun çevre koşulları ve kolay ulaşılan yeterli miktarda besin kaynağı mevcut ise populasyon artışı çok hızlı olur (Edwards and Bohlen, 1996).

Bu sebeplerden dolayı Eisenia spp, özellikle ılıman iklim kuşağındaki coğrafyalarda olmak üzere tüm dünyada ticari veya ticari özellikte olmayan vermikompost işletmelerinde en fazla tercih edilen ve en fazla kültürü yapılan solucan türüdür.

Vermikompost İşleminde Kullanılan Organik Artık ve Atık Çeşitleri


Vermikompost işlemi, ulusların şehirleşme ve endüstrileşme seviyesiyle beraber büyüyen bir çevre sorunu olan “evsel ve endüstriyel artık/atık” sorununa “sürdürülebilir” bir yöntem olarak 1970’li yıllarda başlayan ve her geçen gün artan bir ilgi görmektedir.

Vermikompost yöntemi ile vermikompost ürünü elde etmede kullanılan organik çöp çeşidi çok fazladır.

Bu organik artık/atık çeşidi grubunda kanalizasyon içeriği, kirli su atıklarındaki katı çöpler (Neuhauser et al., 1988), bira, mantar ve kağıt endüstrisi (Butt, 1993; Edwards, 1988a) gibi çeşitli endüstriyel işletme artık/atıkları, süpermarket ve restorant artıkları (Edwards et al.,1985), işlenmiş patates artıkları, tavuk, domuz, büyükbaş, koyun, keçi, at ve tavşan yetiştiriciliğinde (Edwards, 1988b) ortaya çıkan hayvansal artıklar, bahçecilikte ortaya çıkan ölü bitki ve çim artıkları yer almaktadır.

Son yıllarda bu alanda yürütülen çalışmalar, Amerika’da kanalizasyon atıklarının stabilizasyonu (Neuhauser et al.,1988) ve İngiltere’de hayvan, sebze ve endüstriyel atıkların işlenmesi konularında yoğunlaşmıştır.

Vermikompost İşleminde Uygulanan Yöntemler

Vermikompost faaliyetlerinde, farklı organik çöpler farklı işlemlerden geçirilerek işlenir (Edwards and Burrows, 1988).

Domuz ve büyük baş hayvan gübresi samanla karıştırılarak veya üre düzeyini azaltmak için sıvı kısımdan ayrılarak kullanılabilir.

Domuz gübresi toplandıktan en az 2 hafta sonra sığır gübresi ise 3-4 gün sonra solucanlara besin olarak sunulabilir.


Ördek, hindi ve tavuk gübreleri yüksek seviyede amonyak içerdikleri ve amonyak solucanlar üzerindeki zehir etkisi yaptığıiçin, bu değer 0.5 mg/g seviyesine düşene dek, bu dışkı artıkları samanla karıştırılmış dahi olsa solucanlar bu gübre yığınlarına bırakılmamalıdır.


Öte yandan endüstriyel atık/atıklar; kağıt ve bira sanayi artıkları, işlenmiş patates, restorant ve bahçe artıkları vermistabilizasyon sürecinde solucanlar tarafından kolaylıkla kabul görürler (Edwards, 1998).

Vermiteknoloji alanında uygulanan yöntemler; basit açık alan yığın sıralarından (windrow), kompleks kapalı sistem (continuous) reaktörlere kadar uzanan geniş bir çeşitliliğe sahiptir (Price, 1987).

Toprak üzerinde açık sıra-yığınlar şeklinde yapılan sıra metodunda süreç çok dikkatli takip edilmelidir.

Solucan üretiminin, 50 cm’lik derinliğe sahip yataklarda, organik artık/atıkların düzenli aralıklarla ve ince katmanlar şeklinde yapıldığı sistemler fazla işçilik gerektirmez ve uygulaması kolaydır.

Soğuk iklimlerde bu sistemin bir örtüyle dış ortamdan izole edilmesi gerekir. Kasa, sandık/ kutu şeklindeki basit kaplardaki (batch) üretim kullanışlıdır ve bu sisteme istenildiğinde besin ilavesi ve artık dışarı atımı otomatik yapan sistemler de monte edilebilir.

Vermiteknoloji alanındaki yöntemler genel olarak üç kategoriye ayrılabilir.

Kurması kolay ve teknolojisi basit olanlar, teknolojisi ve fiyatı yüksek olan sistemlerden daha fazla iş gücü gerektirir ve bu gruptaki yöntemlerin vermikompost üretiminde verim düzeyleri ikinci gruptakilere göre daha düşüktür.

Çünkü ikinci gruptaki teknolojiler çöpü çok hızlı işler.

Bu sebeple, bir vermikültür işletmesinde veya çalışmasında hangi seviyede teknolojinin kullanılacağı alan büyüklüğüne, iş gücü kaynaklarına ve işlenecek artık veya atık tipine göre belirlenir (Edwards, 1998).


Bu alanda uygulanan yöntemler şöyle sınıflandırılabilir:

1) Düşük maliyetli zemin yataklar veya sıralar (Low-Cost Floor Beds or Windrows): Açık alan sıra yığınları (windrow) veya basit duvarlarla çevrili yataklar (floor beds) vermikomposting alanında kullanılan en basit yöntemlerdir.

Bu yatakların büyüklükleri konusunda kısıtlama yoktur, fakat enine uzunluğun 2,4 m’yi geçmemesi, yığının tamamının işlenmesini kolaylaştırır.

Yığının uzunluğu çok daha az öneme sahiptir ve tamamen kullanım alanına bağlı olarak belirlenebilir.

Vermikompost karışımı doğrudan toprak üzerinde olabilir ve sızma sebebiyle toprağın suya doyması diye bir durum olmaz.

Bu metodun uygulamasında yeterli su ilavesi ve fazla suyun serbest şekilde yığını terk etmesi sağlanmalıdır.

Bu zemin yataklar/ sıralar organik maddeyi diğer yöntemlere göre daha yavaş; 6-12 ayda işler. Bu süre içinde buharlaşma ve sızıntı sebebiyle bitki besin kayıpları olabilir (Edwards, 1998).


2) Hareketli besleme-kapaklı yataklar (Gantry-Fed Beds): Vermikomposting alanında işlem etkinliğini arttırmak için, yatak derinliğinin en fazla 1 metre olması ve yiyecek katmanlarının 1-2 cm olarak sıkça ilave edilmesi önemlidir.

Bu amaç yatak kenarları üzerinde yükselen hareketli bir kapak kullanımı ile gerçekleştirilebilir.

Az, ama sık besin ilavesi çöp işleme etkinliğini en yüksek seviyeye çıkarır, kompostlaşma sürecinde ısı üretiminin en alt seviyede kalmasını ve solucanların devamlı olarak en taze besinle yüzeye yakın beslenmelerini temin eder (Edwards, 1998).


3) Konteynır veya kutular (Containers or Box Systems): Edwards (1988a) büyük veya küçük kutu/ kaplar içinde gerçekleştirilen yığın (batch) vermikomposting metodunda çok fazla iş gücü gerektiği için bu malzemelerin, ilave birimlerle geliştirilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Bu yöntem daha çok küçük çaplı ev ve yemekhane gibi mekanlar için uygundur.


4) Yükseltilmiş hareketli-besleme kapaklı yataklar (Raised Gantry-Fed Beds): Solucan faaliyeti genelde üst 10-15 cm’lik organik çöp tabakasında gerçekleştiği için zamanla ilave edilen besin tabakaları içeriyi doldurur, bunların boşaltılması gerekir.

Çöplerin işlenme etkinlik ve hızını arttırmak için, yatak malzemesine ayak ekleyerek yükseltmek ve böylece ürünü alttan almak mümkün olur.

Yatak, delikli bir alt kısma sahipse, buradan kest alttaki hareketli (çekmece) bölüme dökülerek toplanabilir.

Karışım materyali yaylı bir üst kapaktan günlük olarak ince tabakalar halinde ilave edilip, işlenen besin alttan toplanırsa bu şekilde yatak içindeki solucanlar rahatsız edilmeden sistem sürekli kullanılabilir.

Bu sisteme, tamamen mekanize “besin ilave” ve “vermikompost toplama” parçaları takılabilir.

Böylesi otomatik devamlı-işleyen reaktörler (automated continous- processing reactor) 2 yıl boyunca problem yaşamadan ve etkili bir şekilde kullanılabilir (Price and Phillips, 1990; Edwards, 1995).

Vermikest Özellikleri
Solucanın sindirim sistemindeki özel mikrofloranın, organik maddenin hızlı bir şekilde humusa benzer son döküntü materyali olan vermikesti oluşturmada bilhassa sorumlu olduğu ifade edilmiştir. Bu dışkı materyali; granülümsü ama homojen, kokusuz ve mikrobiyolojik açıdan solucanın beslendiği materyalden daha aktiftir (Doube and Brown, 1998). Daha da önemlisi, solucan dışkısı içindeki önemli bitki besin elementlerinin suda çözünürlükleri, solucanın besin olarak içine aldığı materyalin çözünürlüğünden daha fazladır ve düşük hızla bu besinleri ortama bıraktıkları için daha uzun süre bitkiyi besleyebilirler (Buchanan et al., 1988).[/I]

Bu kestler, sahip oldukları çok küçük organik kalıntıları ve mikroorganizmaları bulundukları topraklara veya organik maddelere bulaştırırlar.

Daha sonra, kest içindeki bu mikroorganizmalar toprakta temas ettikleri; bulaştıkları organik maddenin ayrışma hızını arttırır ve bulundukları organik maddenin solucan tarafından sindirilmesini kolaylaştırırlar.

Bu kestlerin bitki büyüme düzenleyicileri gibi biyolojik bakımdan aktif maddeler içerdikleri de bildirilmiştir (Edwards and Bohlen, 1996).


Vermikompost son ürünü olan solucan dışkısı (vermikest) içindeki bitki besin elementleri, bitkiye yarayışlılık ve konsantrasyon değeri açısından ticari saksı karışımlarından ve geleneksel metotlarla (termofilik kompost) üretilen kompost ürünlerinden daha üstün özelliklere sahiptir.

Oksijenli parçalanmadan sonra solucanın sıvı formda aldığı besinler sindirim sisteminde daha ileri seviyede parçalandığı için; vermikest bitkiye yarayışlı (ileri parçalanma gerekmeden bitkinin alabildiği formda) besin elementleri açısından zengindir (Buchanan et al.,1988).

Örneğin; vermikest zengin 10-15 cm lik üst topraktan 5 kat daha fazla mineral N, 7 kat alınabilir potasyum, 3 kat fazla kalsiyum içerir (Barley,1961). Vermikompostun içindeki bitki besin elementlerinin %97’si özellikle N, P ve K bitki tarafından büyüme sırasında doğrudan alınabilir formdadır (Barley, 1961).

Vermikestin içindeki bitkiye yarayışlı bazı besin elementleri konsantrasyonu, termofilik kompost ile elde edilen ürünlerin içerdiği konsantrasyon seviyelerinden daha yüksektir.

1970’li yıllarda vermikompost çalışmalarına İngiltere’de başlamış olan Prof. Clive Edwards şöyle diyor:
“Vermikest piyasada bulunan tüm organik gübreler içinde en üstünüdür. Vermikestin mikrobiyal aktivite seviyesi topraktan 10 ila 20 kat daha fazladır.

Bu yüksek mikrobiyal çeşitlilik, bitki gelişimini teşvik eden kimyasalların (hormon ve diğer bileşikler) ve zararlı bitki patojenlerinin gelişimini baskılayan enzim ve çeşitli bileşiklerin üretilmesini sağlar” (Logsdon, 1994).


Vermikestin içerdiği, solucan mukusu ile çevrelenmiş besin elementleri yavaş salınır ve bitki tarafından hemen kullanılabilecek formdadır.

Bu besinler yavaş çözündüğü için sızıntı sonucu besin elementlerinin kaybı söz konusu olmaz.

Ayrıca vermikestin gözenekli, yüksek havalanma ve su tutma kapasitesi bu maddeyi mükemmel bir toprak “düzenleyicisi” yapmaktadır.

Bu özelliklere ilaveten bu materyal bitki köklerini aşırı sıcaklıklardan korur, erozyonu ve yabancı ot gelişimini azaltır.

Vermikest kokusuzdur, insan sağlığına zarar verebilecek patojenler veya kimyasal madde içermez ve %100 tekrar kullanılabilir maddeler içermektedir.

Vermikest sera ve saksı topragı olarak hayal edilebilecek en mükemmel karışım materyalidir.

Hem bahçe hem de tarla bitkilerinde söz konusu pozitif etkiler gözlenmiştir.

En hassas bitkilerde dahi yanma etkisi görülmez ve tüm besin elementleri suda çözünebilir özelliktedir.

Malç olarak kullanıldığında sulama ile besin elementleri doğrudan bitki köküne ulaşır (Anonymous, 1992).


Çoğu zenginleştirici saksı karışım materyaleri 2-3 gün içinde besinlerini kaybederler.

Vermikest ise saksı içinde besin kaynağı olarak fonksiyonunu söz konusu materyalerden 6 kat daha uzun süre muhafaza ederler.

Bu sebeple, aynı miktar saksı toprağı için diğer karışımlardan 5 kat daha az miktarda vermikest yeterli olacaktır.

Ayrıca, vermikest diğer ticari saksı karışımlarından daha ucuzdur ve daha iyi sonuç verir.

Vermikest ağırlığının 2-3 katı suyu tutabildiği için daha az sulama masrafı söz konusudur.

Bitki köklerini kimyasal gübreler gibi yakmazlar (Anonymous, 1992).

berduray Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön