View Single Post
Eski 13-04-2006, 10:56   #4
malina
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,247
Çevreye saygı bir fantezi mi?

Çevre Bakanı Osman Pepe, cevabını kendisinin vermesi gereken soruyu bize soruyor: "Bu memlekette 750 bin ton zehirli atık kimyasal madde üretiliyor ama bunların en çok 50 bin tonu yasal ve bilimsel yollarla yok ediliyor, ya gerisi ne oluyor?"
Sahiden, ne oluyor?
Bir işçi vicdan azabına dayanamayıp ihbar etmeseydi, Tuzla'ya gömülen zehirli atıkların farkına bile varmayacaktık.
Farkına vardık da ne oldu? İki firma hakkında suç duyurusu var şimdilik. Gerçek suçlular saptansa ne olacak? Verilecek cezalar o kadar hafif ki, ceza demeye bin şahit ister.
Aslında, kamu sağlığını tehlikeye atmak suçunun belki de yeniden düzenlenmesi gerek. Halk sağlığını tehlikeye atanlar, gerçek kişilerin gerçekten zarar görmesi gerekmeden de üst sınırdan cezalandırılabilmeli.
Tuzla'ya o varilleri gömenleri düşünün... Kimse somut olarak o varillerden ötürü zehirlenmediği ve ölmediği veya ciddi zarar görmediği için varilleri gömenlere sadece para cezası verilebilecek.
Oysa bence kamu sağlığını tehlikeye atma suçunun bütün unsurları oluşmuş durumda. Yani, o variller o toprağa gömüldüğü anda suç oluştu, ayrıca birilerinin gerçekten zarar görmesini beklemeye gerek yok.


* * *

Maalesef ülkemizde çevre konuları bir avuç marjinal solcu kırıntısının takıntısı gibi algılanıyor.
Ancak ve ancak gerçek insanları etkileyecek meseleler ortaya çıktığında mevzi bir çevre duyarlılığı ortaya çıkıyor.
Bir örnek, Fırtına Vadisi'dir. Yöre insanı, Radikal'in yayını sonrası Fırtına Vadisi için seferber oldu.
Bir başka örnek Bergamalı köylülerdir.
Ve bakalım Tuzla halkı bu son varil hadisesine ne tepki verecek?
Oysa, salt bu son olay bile, Türkiye'de yönetimin ve şirketlerin çevreye ne kadar duyarsız olabildiğinin delili.
Belediyeden masummuş gibi bir hafriyat yeri istemek, sonra o çukura gizli gizli kimyasal atıkları variller içinde gömmek ve varillerin üstünü toprakla örtmek ciddi bir planlama işi.
Bu planlamayı yapan ve sonra da bu iğrenç operasyonu gerçekleştirenler de Türkler, Türk şirketleri.
Üç kuruşluk masraftan kaçınma uğruna insan hayatını tehlikeye atmak, doğaya kalıcı zararlar vermek...

Çevre meselelerine duyarsız kalındıkça ve Çevre Bakanlığı gereken yetkilerle donatılmadıkça başımıza daha böyle çok vaka gelecek.
Bizim Çevre Bakanımız, olanları engellemek ve suçluları yakalamak yerine onların yaptıklarını ve yöntemlerini bize anlatıyor.
Yok kuyulara, yer altı sularının çıktığı yerlere zehirli atıklar atılıyormuş, yok atıkların önemli bir bölümü bilimsel yollarla yok edilmiyormuş...
Madem elimizde ne kadar atık üretildiğine ilişkin bir bilgi var, o atığın ne kadarını hangi firmanın ürettiğine ilişkin veri de olmalı, öyle değil mi?
O zaman bu şirketlere teker teker atıklarını ne yaptıklarını sormak da gerekmez mi?
Bu soru sorulduğunda tatmin edici yanıt alınamıyorsa, o fabrikayı kapatmak başta olmak üzere çeşitli cezai tedbirler almak gerekmez mi?
Bu yetki yoksa Çevre Bakanı bu yetkiyi istemeli.


İsmet Berkan

Radikal

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön