View Single Post
Eski 06-08-2009, 22:37   #124
Gılgamış
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 26-10-2008
Şehir: Giresun
Mesajlar: 13
Sayın kuyucu,
Sitenizin adını bilmiyordum ama az önce yaptığım basit bir aramayla bulduğumu sanıyorum. Eğer tahmin ettiğim gibi Tropik meyveci iseniz, gerçekten çok güzel bir site yapmışsınız. Tebrik ederim.

Bu arada Sabah gazetesindeki yazıda benim hocaya gönderdiğim e-postadan bahsedilirken profesör olduğumu yazmışlar. Forum kullanıcılarının yanlış tanımaması için burada bu hatayı düzeltmek istiyorum. Ben "Prof. Dr. A. İlhan Özdemir Devlet Hastanesi" nde çalışan bir hekimim. Profesör değilim. Sanırım ilimizin yetiştirdiği önemli değerlerden olan ve adı hastanemize verilen rahmetli hocamız Prof. Dr. A. İlhan Özdemir'in ünvanı ile karıştırmışlar. Çünkü postada adımı yazdıktan sonra bir alt satırda çalıştığım hastanenin adını da yazmıştım.

Ayrıca Gılgamış'ın Karadenize gelmiş olduğu fikri genel bir kabul olmayıp, benim bir tahminimdir. Bir çok kaynakta Gılgamış'ın Hindistan'a ya da Bahreyn taraflarında Dilmun adasına gittiği ve Nuh peygamberi oralarda gördüğü söylenir. Ancak destan, özellikle doğru çevirilerden dikkatli okunursa, kuzeye seyahat ettiği anlaşılır. Çünkü güzergahında Maşu Dağı (Van gölü yakınlarındaki ikizler dağı olabilir) ve öldürdüğü iki aslanın yeşim taşından yonttuğu ve dağın geçidine yerleştirdiği sfenksler (Hattuşaş, Aslanlı Kapı olabilir) vardır. Ayrıca son dağı da aştığında "yüzüne kuzey yeli vurmuştur." Bu dağdan inince denize varır (Karadeniz). Bu denizde iki ırmağın denize döküldüğü yerde Utnapiştim'i (Ziusudra ya da Nuh Peygamber) bulur.

2002 yılında, daha önce Titanik batığını da bulmuş olan ünlü batıkçı bilim adamı Ballard ve ekibi, Sinop açıklarında çürümemiş tarih öncesi batıkları ararken, tesadüfen deniz altında binlerce yıl önceden kalma batık köy ve şehir kalıntıları bulmuş ve Nuh Tufanı'nı Karadeniz'in taşması olarak yorumlamıştı. Bu buluşu dünyada büyük yankı uyandırmıştı.

Tüm bunları birarada düşünerek ben de Bafra'lı bir doktor arkadaşıma yabani iğdenin resimlerini göstermiş ve palmitoleik asiti bolca içerdiğinden Gılgamış'ın dikenli çalısı olduğuna inandığım bu bitkinin o bölgede bulunması gerektiğini düşündüğümü söylemiştim. Arkadaşım resmi görür görmez, bu bitkinin, Kızılırmak Deltasının doğal bitki örtüsü olduğunu söyleyince ve ben de gidip bu durumu yerinde bizzat kendi gözlerimle teyit edince, röportajda adı geçen e-postanın öyküsü oluştu.

Sonuç olarak tabii ki bir destana dayanarak bilim yapılmaz. Sadece tahminlerde bulunulup güzel hikayeler çıkarılabilir. Biz her halukarda sayın Hotamışlıgil ve ekibinin çalışmalarının sonuçlanmasını ve ilaca dönüşmesini bekleyeceğiz. Bu arada biraz yabani iğde yemenin hiçbir sakıncası olmaz. Hatta içerdiği antioksidanlar açısından yararlı olacağı da kesindir.

Esenlikler diliyor ve sitenizde yayınlayacağınız 2.bölümü sabırsızlıkla bekliyorum.

Gılgamış Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön