View Single Post
Eski 18-06-2010, 14:11   #16
elek
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 22-04-2010
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 481
Kedi beslemek

Sayın fmerry, kediler zaten doğuştan tuvalet eğitimli oluyorlar. Dolu kum kabını 1 kere görmeleri yeter. Eğer çok istisnai bir şekilde karakteri bozuk değilse, kum kabı haricinde hiçbir yere yapmazlar tuvaletlerini.. Hatta kazara tuvaletin bulunduğu yer kapalı kalsa bile beklerler. Size sadece bu kabı temiz tutmak kalır.. Kullandığınız kuma göre koku bile olmayabilir ki sanırım terasınız ya da balkonunuz var, buraya koyduğunuzda zaten problem olmayacaktır. Kısacası tuvalet olayı endişelenmeniz gereken son şey..

Hevesinizi anlıyorum, ama evinize bir kedi almayı düşünüyorsanız ben problem yaşayabileceğiniz birkaç şeyi burada söylemek istiyorum ki sonradan üzücü birşey yaşanmasın.
Öncelikle, kedi tüy döker, beslenmesine, vitaminine, tüylerinin taranmasına vs. ne kadar dikkat ederseniz edin tüy sorunu olacaktır. Uzun tüylü kedilerde, evet çok pofidik çok güzel oluyorlar ama; tüy sorunu daha fazla göze batacaktır. Koltukların kanepelerin üzerinden ne kadar temizlerseniz temizleyin devamı gelecektir. Beyaz tüylü bir kedi olursa siyah giysilerle vedalaşmanız ya da üstünüze giyeceğiniz şeyi temizlemek için bir 10 dk önce hazırlanmanız gerekir. Aileniz ve evinize gelen misafirlerden tüylerin zararına ilişkin milyon tane hurafe duyarsınız, herkesin mutlaka bir tanıdığı kedi tüyü yüzünden hasta olmuştur, ölmüştür vs vs.. Aşılarını yaptırıp çiğ şeylerle beslemediğiniz sürece, kediden hastalık kapma riskinin pazardan alınan maruldan daha fazla olmadığı bilimsel bir gerçek olmasına rağmen, duyduklarına körü körüne inanan sabit fikirli insanlara dert anlatmanız imkansıza yakındır.

İkincisi kediler tırnaklarını törpülemek için birşeyleri tırmalarlar.. Evdeki koltuk-kanepelerin tırmalanmaktan mahvolacağından korkuyorsanız kedi almayın. Bu durum biraz sizin yetiştirmenizle ve kedinin karakteriyle de alakalı, ancak ne yaparsanız yapın önüne geçemeyebileceğiniz bir durum olduğunu unutmayın. Yavru kediler, özellikle tekir cinsleri hareketli olurlar, durmadan her tarafı karıştırırlar, örneğin masanın üzerindeki şeyleri yere atmaya bayılırlar. Bu şekilde kırılacak birşeyin kaybı sizi çok sinirlendirecekse kedi almayın. Akşam geldiğinizde perdelerinizde yukarıdan aşağı yırtıklar görebilirsiniz, kedicik sinek kovalamıştır ve sinek de perdeye konmuştur, zıplayıp perdeye yapıştığında patileri perdeyi yırta yırta aşağı iner.. sonuç malum.. "Aman ne olacak, camıma astığım çul çaput kedimden kıymetli mi, eğitirim uğraşırım bir daha yapmaz" diyemeyip evden yollamanın yollarını düşünecekseniz kedi almayı tekrardan düşünün.

Eğer çevrenizde anlaşamadığınız, huysuz komşularınız varsa hemen şikayete başlayabilirler "bu kedi çok miyavlıyooo" diye.. Evet hayvancağız doğal olarak miyavlıyordur ama bu nasıl oluyorsa bazı insanlara rahatsızlık verebilir. Kısacası olası sinir bozucu kapışmalara da hazırlayın kendinizi.

Kedilerin geneli mutfaktan yemek aşırmaya bayılırlar, mutfak masasının üstünde unuttuğunuz o akşam gelecek misafirlerin yemeğini mideye indirip, koltukta göbeğini yayıp yalanması sizi çileden çıkarır. Tabii ki sinirlenecekseniz, sonuçta o kadar emek verdiğiniz yemek çalındı, ama böyle bir durumda yarım saat sonra gelen misafire " yumurta kırdım bir de kahvaltılıklar var, hadi buyurun sofraya" deyip bu olayı gülerek anlatamayacaksanız kedi almayı bir daha düşünün. Önünde en kalitelisinden maması olmasına rağmen çöpün içindeki balık artıkları ona daha cazip gelebilir, mutfağın her yerine dağılmış çöpleri görünce temizlemek zor gelecekse kedi almayın. Mutfağın kapısının sürekli kapalı tutulması elbette bir çözüm, ama arada unutkanlıkların yaşanabileceğini ve sonunda söylenenlerin ihtimal dahilinde olduğunu gözönünde bulundurun lütfen.

Bir başka konu; dişi kediler kızgınlık dönemlerinde çıkardıkları seslerle, dışarıya çıkma istekleriyle gerçekten katlanılmaz olabilirler. Bu durumda ya çiftleşmesine müsade edip doğacak yavrulara yuva arayacaksınız ya da önlemini alıp kısırlaştıracaksınız. 3. seçenek her şekilde sabredip kızgınlık döneminin geçmesini beklemek, ama hem hayvana yazık günah hem de size gerçek anlamıyla bir işkence olur bu. Erkek kedi alırsanız, ergenliğinden sonra kısırlaştırmadığınız sürece, doğası gereği alanını belirleyip kokusunu bırakmak için evin her tarafına idrar-meni karışımı bir sıvı püskürtecektir. Silerim-yıkarım geçer de diyebilirsiniz tabi, ama koltuğu kanepeyi ne kadar silebilirsiniz ki.. Bir süreden sonra bu kötü koku her tarafa sinecektir, ne yaparsanız üstüne hangi kokuyu dökerseniz dökün geçmeyecektir. Bunun tek çözümü erkek kediyi kışırlaştırmak veya kısırlaştırılmış bir erkek kedi almak.. ya da evde buruna mandal takıp oturmak..

Evet, yukarıda saydığım durumların hepsi kedi besleyen biri için mümkün. Hepsi de sabırla, eğitimle ve bizim ekstra çabamızla aşılabilecek problemler. Ancak her kedi evladının "nevi şahsına münhasır" bir karakteri olduğunu ve bazı şeyleri hiç aşamayacağınızı da unutmayın. Annesi ve babasının çok uysal, terbiyeli hayvanlar olması vs. hiç farketmez, her kedinin karakteri (tıpkı insanlar gibi) farklı olur. Hemen örnek vereyim, 10 sene önceki kedimin 4 yavrusundan biri günde 22 saat uyuyan mayışık birşey, bir diğeri hareketli ama terbiyesi yerinde şirin bir hanım, biri yanına kimseyi yaklaştırmayan hemen ısırıp tırmalayan huysuz bir cadı ve son olarak oğlan olan da "sokak serserisi" tanımının cuk oturduğu, çöplere bayılan ve yerinde durmayan bir kedi oldu. Kısacası, yetişmiş bir kedi sahiplenecekseniz huyunu suyunu görüp alma açısından daha şanslısınız, ama çoğu kişinin tercih ettiği gibi yavru alacaksanız "ne çıkarsa bahtınıza" durumu var biraz.

Yukarıda yazdıklarım belki çok korkutucu oldu, belki "nasıl yani, kedi besleyenlerin hepsi çile çekmeyi seven mazoşistler mi şimdi" diye düşünmenize neden oldu.. Ama emin olun bu yazanların hepsi her kedi sahibi için olasılık dahilinde, gerçekten yaşanmış olaylar. Sizin ve tüm kedi sahiplenmek isteyenlerin bütün bunları tekrar tekrar düşünmesinde yarar var ki sonradan ben buna katlanamam deyip kediyi evden yollamanın yollarını aramayın. İyi bakarsanız, inşallah 10-15 sene sizinle beraber olacak bir canla beraber yaşayacağınızı unutmayın.

Peki hiç mi huzur veren iyi bir tarafı yok bu kedi beslemenin, hep problem mi yaşatıyor bunlar derseniz... Bütün gün sinir harbi yaşadığınız işten gelince onun sizi kapıda karşılarken çıkardığı bir "muww" sesi herşeyi unutmanıza yetiyor da artıyor. Siz kanepede uzanırken yanınıza zıplayıp, burnunu boynunuza yaslayıp "purrrrr" diye ses çıkararak uyuması ise bence "anlatılmaz, yaşanır" türü bir mutluluk.. Umarım sizin de ileride birgün "yeni aile üyemiz" diyerek buraya ekleyebileceğiniz bir fotoğrafınız olur.

elek Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön