View Single Post
Eski 29-06-2010, 19:03   #27
Sûz-i Dilârâ
Ağaç Dostu
 
Sûz-i Dilârâ's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-10-2007
Şehir: Tarsus
Mesajlar: 3,042
Tubaycım bu kararın beni çok sevindirdi. Özellikle de bakıma muhtaç bir yavrucağın alınması çok çok daha sevindirici. Benim de aynı anda baktığım beş kediciğim vardı. Biri Sütoğlumdu ilk onu almıştım, sonra büyüdü mahallede terminatör gibi sarı bir kediyle muhit kavgası yapıyordu ve sürekli yaralanıyordu, kan revan içinde eve geliyor ve birkaç gün çıkamıyordu. İyileşince yine vınnn! Sonra bizim apartmanın önünde denk geldikçe beslediğim Zarifecik vardı. Narin mi narin bir Van kedisi Dişiymiş, dört tane yavru doğurmuş, bizim yan bloğun bodrumuna, onlar da dört tane kuzuyu zehir gibi soğukta kapıya atmışlar.

Okuldan geldim, annecik perişan yavrularına yer bulmaya çalışıyor. Benim geldiğimi görünce miyavlayarak koşarak yanıma geldi, yardım ister gibi. Önce karınlarını doyurdum sonra da ikisini bodruma aldım, diğer iki yavrucak biraz haşinlerdi yakalayamadım (sonra onlar kayboldu ). Anneyi de zor bela bizim bodruma soktum. İki ay hiç çıkarmadım bodrumdan. Kumuydu, yemekleriydi inanın dünyanın en zor işi, bu arada kumu fazla kullandıkları zaman arada koku yapıyordu, apartmanda ters bir komşu sürekli sorun yarattı. Allahtan yönetici biraz vicdan sahibi de onları "idare edin kışın ortasında hayvanları sokağa atmayalım" diye geçiştirmiş.

Bu olaydan birkaç hafta önce de çocukların elinden perişan vaziyette bir yavrucak daha buldum onu da bir hafta gizli gizli bodrumda baktıktan sonra eşimden yalvar yakar izin alıp Sütle beraber evde beslemeye başladım. Ama bu yavrucak kadersiz çıktı, 6-7 ay kadar sonra sanırım birileri kafasına demir fırlatmış ve olduğu yerde ölüvermiş. Okuldan geldim yolda zınk! diye karşıma çıktı cansız bedencik, dondum kaldım, ölüsünü alıp yol kenarına koydum, acele ile eve geldim eşyalarımı bırakıp ağlaya ağlaya zavallıcığın yanına gittim, aldım ve tepeye çıkarıp kuytu bir yere bıraktım. Günlerce kendime gelemedim. Hiç aklımdan çıkmıyor halen de.

Şimdi Sütoğlum evi tamamen terk etti, sokaklarda daha mutlu sanırım, aralarda görüyoruz yanımıza geliyor, sırnaşıyor sonra da dönüp gidiyor. Zarifecik yavrularını büyüttü o da ortadan kayboldu.

İki yavruyla başbaşayım şimdi, gerçi yavrulukları da kalmadı 10 aylık oldular. Biri tek göz Van kedisi İncir, diğeri simsiyah Yaban. İncir'i kedi evine bırakayım dedim ama bir hafta kaldıktan sonra ziyaret ettiğimde hayvancığın çıldırmış gibi olduğunu görüp alıp tekrar eve getirdim. Yabancık zaten siyah diye uğursuz sayılıyor, onu hiçbir yerlere, kimselere bırakmam!

Bir de tepede baktığım iki köpek var, biri şimdi büyüdü, diğerini zor bela yaşattım, ölmek üzereydi, uyuz olmuştu tüyleri dökülüyordu ve en kötüsü de geçenlerde gözüne kalın bir çöp batmış nerdeyse tek gözünü kaybedecektik, hayvan hastanesine götürdüm, orda Cumali hoca var, sağolsun, Allah ondan razı olsun gözündeki çöpü çıkardı, uyuz iğnesi yaptı. Şimdi gözü iyileşti, tüyleri de yeniden geliyor, o da çok çenesiz çıktı beni görünce havlayarak geliyor ) Adını Şanslı koydum, ablamızın adı da Tin Tin... Yürüyüşü çok tatlı olduğu için böyle sesleniyorum. Bu arada burdaki halkla da sorun yaşamıyor değilim, Şafii mezhebinde köpek haram kabul ediliyormuş sanırsam ve bunlar köpekten nefret ediyorlar. Benim sevdiğimi görünce kızan kızana, uyaran uyarana köpekleri burada istemiyoruz diye. Ben de iyice tepeye çıkarıp uzakta besliyorum.

İncirimle Yabanım şimdi mutlu mesut benimleler. Şanslı ile Tintin de dışarda benimleler. Dua edin burdaki insanlar belediyeye falan şikayet edip onları ortadan kaldırmaya çalışmasınlar.

Sûz-i Dilârâ Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön